Kedilerin Evcilleştirilmesi
Hayvanları yakından tanıyan biri şöyle demiş: “Eğer bir köpeğin bakımını üstlenirseniz efendisi; bir kedi alırsanız kölesi olursunuz. Zamanını hayvanların dertlerini çözmek için harcamış bu kişinin, göğüslediği tüm güçlüklere karşın yine de kedisine bakmaktan, korumaktan vazgeçmediğini söyleyebiliriz. Sevimli kediler, nedendir bilinmez, insanlara sokulduğunda onları kolayca etkiler. Yumuşak tüylerine dokunduğumuzda, kucağımıza oturduğunda, mutlulukla mırıldadığında ona hayır diyemeyiz. Bir kedi asla bizi ele geçirmeye çalışmaz, biz kendiliğimizden her istediğini hemen yaparız. Onlar bağımsız yaradılışlı hayvanlardır. Asla onlara komut veya emir veremeyiz.
Evcil hayvanların hayatımıza giriş sırasında, köpeklerden, sığırlardan, atlardan sonra kediler gelir, ilk kez 5000 yıl önce Mısır’da aramıza katıldıkları sanılmaktadır. Fakat, Türkiye ve Orta doğu ülkelerinde yapılan kazılarda 10.000 yıl önce yapılmış, kilden ve taştan kedi heykelleri bulunmuştur. Arkeolojik verilere bakarak, insan ve kedi ilişkisinin daha öncelere dayandığı ileri sürülmektedir. Kediler, Kıbrıs adasının yerli hayvanları olmadığı halde, 9.500 yıl öncesinin kalıntılarında, insan ve fare kemiklerine rastlandığı gibi kedilerinki de bulunmuştur. Onları, adaya aynı dönemde gelen insanların beraberinde getirdiği sanılmaktadır. İnsanın yaşadığı yerde fare; farenin aşırı ürediği bölgede de doğal olarak kedilerin bulunduğunu var sayabiliriz.
Kediler, aslan, kaplan, pars, puma, jaguar, gibi iri, güçlü, ünlü hayvanların da içinde bulunduğu 36 türden oluşan kedigiller ailesinin bir ferdidir. Aynı tür içindeki vaşaklar ve karakulaklar, kediler gibi küçük boya sahiptir. Kedigillerailesinden yalnızca kediler insanlara yanaştı. Eğer, onların yerine aslanlar veya kaplanlar evcilleşseydi, belki hayatımız daha heyecanlı, daha renkli geçerdi. Kesinlikle, evin patronu onlar olurdu. Hayvan sevmeyenler, kötü davranışta bulunanlar pek ortalıkta dolaşamazdı.
Rahatlarına düşkün, günün yarısını uyuyarak geçiren kediler büyük olasılıkla kendi istekleriyle aramıza katıldılar. Onları, kısa ve uzun kıllarla örtülü kürklerine göre cinslere ayırabiliriz. Bazı görüşlere göre, soğuğa karşı oldukça dirençli kürke sahip kedilerin, çağlar önce kuzey bölgesinde hüküm sürdükleri düşünülmektedir. Buzul çağlarının dünya iklimini değiştirdiği dönemlerde, kuzeye göre daha sıcak durumdaki güneye göç eden grupların zamanla iklim şartlarına uyum sağladıkları sanılmaktadır.
Kışın, uzun tüylere sahip bir kedinin, yaz geldiğinde tüm tüylerini attığı, yerine kısacık, incecik yeni tüylerin geldiğini görürüz. Dünyamızın uzun yaşına göre oldukça yakın tarih diyebileceğim 40.00030.000 yıl önce insanlar ortaya çıktıklarında; son buzul çağı devam etmekteydi. Onlar, yerleşimlerini güneydeki ılıman bölgelerde kurdular.
Kediler de ana besinleri olan; yaşam şartlarının kötüleştiği, karınlarını doyuracakları besin kaynaklarının tükendiği yerleri hemen terk eden fareleri takip ettiler. Vahşi doğada pek çok hayvanın besini faredir. Fareler, yılda beş, altı kez yavrularlar. Başka hayvanlar tarafından çokça avlanmalarına karşılık hızla ürerler. Beslenme sorunları öylesine zor değildir. Doğada yenebilecek her şeyi kemirirler. Onlar durmaksızın ürerler, her tür yiyeceği yiyerek çok besleyici birer protein deposuna dönüşürler. Sonra da başka hayvanlara oldukça besleyici bir yem olurlar. Yemek seçmemelerine rağmen leziz yiyecekleri fareler de çok sever.
Yiyeceklerin en iyisini, türlü çeşidini insanlar ürettiğinden; fareler, tarlalara, evlere, kentlere yerleştiler. Gece karanlık bastığında ortaya çıktılar. Çok eski çağlarda, Mısır bereketli bir ülkeydi. O zamanki bilinen dünyanın, tahıl deposuydu. Nil ırmağının taşıdığı su ve bölgenin uygun iklimi sayesinde Mısır’ın bereketli topraklarından yılda en az iki kez ürün alınmaktaydı. Fareler için de kolay karın doyurulacak bir ülkeydi.Vahşi doğada fareleri avlamak isteyen sayısız cins avcıya karşılık, kentlerde onları durduracak hiç bir güç yoktu. Kedilerin ise ana besini farelerdi. Vahşi doğada kural, büyüklerin, kendinden küçükleri yemesiydi. Ormanlarda kedilerin dişine gelebilecek boyda pek çok hayvan vardı ama yakalanmaları öylö kolay değildi. Ayrıca vahşi doğa kediler için tehlikelerle doluydu. Onları da avlamak isteyen pek çok hayvan vardı. Ormandaki güçlü, büyük hayvanlara karşı korumasızdılar. Bir maymun bile çevik bildiğimiz kediyi kolayca yakalayabilmekteydi. Sırtlanlar, çakallar, vahşi köpekler, yılanlar gibi usta avcılardan saklanmak zorundaydı. Evrimleşme süreçlerinde kediler, zor orman şartlarında yaşamak için gece avlandı. Gözleri en karanlık ortamda bile görecek kadar keskinleşti, kulakları en hafif gürültüyü duyacak kadar gelişti. Burunları, çok uzaklardaki kokuyu algılayacak kadar duyarlılık kazandı.
Fareler kentlere, tahıl depolan yakınlarına gidince, kediler de onların bolca bulunduğu bu alanlara yaklaştı. Kemirgen hayvanların hedefi yalnız depolar değildi. Her yeri talan ettiler. Caddeler, sokaklar, evler serbestçe dolaşan farelerle doldu, insanlardan pek korktukları yoktu, öylesine rahattılar ki gece uyuklayan birinin dişleri arasında kalmış yiyecek parçacıklarını alacak kadar insanlara yaklaşmaktan çekinmediler. Bu tür olayların sıklığından dolayı, diş fırçasının ve diş macununa benzer ağız ferahlatıcı temizleyicilerin ilk kez o yıllarda yapıldığı sanılmaktadır.O devirde fareler o kadar çoktular ki fareli köyün kavalcısı gelse dahi onlarla başa çıkamazdı.
Çin ve Japonya da Mısır’dan farklı değildi. Yemekleriyle ünlü, çok çeşitli Çin mutfakları, fareler için ziyaret edilmeye değer yerlerdi. Japonya küçük bir ülkeydi. Zar zor ürettikleri tahılların fareler tarafından talan edilmesini önleyememişlerdi. Hemen hemen dünyanın her ülkesinde fare istilası büyük bir sorundu. Aslında, fareler sevimli, akıllı yaratıklardır. Evcilleşme sırasında ilk sırayı almaları gerekirdi. Ama, aşırı üremeleri,dişe gelir her şeyi kemirmeleri nedeniyle pek kabul görmediler. Yaşam zincirinde, mantarların ve bakterilerin ölmüş organizmaları parçalamaları gibi fareler de her çeşit maddeyi kemirerek, kendilerini başka hayvanlar için besine dönüştürme görevini üstlenmişti. İnsanlar, bir şey vermeden kazanmayı çok sever. Kedilerin, fareleri avlaması, buğdaylarını da yememesi onları hem sevindirdi hem de şaşırttı. Bedavadan çalışan kedileri, ürünlerini korusun diye tanrıların yolladığını sandılar. Onları kutsal saydılar. Mısır’ın büyük tanrıçalarından Bastek’in kenti Bubastis’te kediler tanrıçadan sonra gelirdi. O devirlerde, kediler için mabetler yapılmış, onlara tapılmıştı. Günümüzde ortaya çıkarılmış eski Mısır tapınaklarında kutsal sayılan pek çok kedinin mumyası bulunmuştur. O devirlerde bir kediyi öldürmek ağır bir suç sayılırdı. Çin ve Japonya’da ise ölüm cezası uygulanırdı.
Kedilerin, yanaşmaya hiç niyeti olmadığı halde, Mısırlılar leziz yiyecekleri önlerine atarak, zararsız saydıkları bu hayvanlara yaklaşmaya çaIıştı. Kediler, sunulan yiyeceklere hayır de,mediler. Zaten onlar kolay yoldan gelen Sİİİ besine asla hayır defi mezlerdi. Böylece kazanmış, değişik cinsler ortaya çıkmıştır.
Koyu siyah çizgili ve benekli, bizim “Tekir” dediğimiz kediler evcilleşmiştir. Kahverengiye kaçan koyu san çizgili, bizim ‘Sarman’ dediklerimiz de vahşi kedilere benzer. Avrupa kedileri, Ankara kedisi, Van kedisi, İran kedisi, Siyam kedisi, Malezya kedisi, Japon kedisi, Amerikan Pampa kedisi, Çin kedisi, Iskoç kedisi gibi sayısız türde kedi dünyamızda yaşar. Bugün vahşi olanları ormanlarda hâlâ yaşamaktadır, özellikle Avrupa kıtasındaki tüm ormanlarda vahşi kediler bulunur.
Onlar evcilleşmiş kedilerden biraz daha büyükolmalarından başka öylesine farklı özelikle
Vahşi kedilere https://bilgikap.com/kedi-anaokulu/ sahip değillerdir. Başlan, evcil kedilerden biraz daha büyük ve yassıdır. Karanlık bir ormanda karşınıza çıksa, rahatlıkla kaybolmuş bir ev kedisi sanabilirsiniz. Gerçi, yanınıza yaklaşmazlar ama vereceğiniz bir yiyeceği de reddetmezler, siz uzaklaşır uzaklaşmaz onu yerler. Sokakta rastladığımız sokak kedileri de onlardan farklı değildir. Asla yakalanacak mesafeye gelmezler. Sürekli beslerseniz sizi tanır; zarar vermeyeceğinize ikna olursa, yiyecek verdiğiniz zamanlarda yaklaşır. Ama çoğu dokunmanıza fırsat vermez. Ufak bir tüyüne bile değseniz uzaklaşır. karın doyurmaktır. Sonra sevilmek isterler. Sinek, kertenkele, fare avlamakta ustadırlar. Diğer kedilerle çıkarları gereği uyum içinde yaşarlar.
Siyam kedileri hakkındaki bir diğer yazımızada bir goz atın.